Deri greft ve flapları, dolaşım bozukluğu olan kimselerde kolay tutmazlar. Özellikle şeker hastaları, herhangi bir nedenle vaskülopatisi olan yada radyasyon tedavisi gören hastaların deri greft ve flapları sorun yaratırlar. Bu hastalarda HBOT nin yararlı olduğu görülmüştür. Bu sorunlu hastaların durumları dikkate alınmadan yapılan ilk greft ve flaplar genel olarak tutmaz. Bununla beraber bu hastalara ikinci greft ve flap uygulamasından önce HBOT uygulanırsa greft ve flapların tutma olasılığı çok yüksektir.
Hayvanlar üzerinde yapılan 30 dan fazla çalışmada HBOT nin hem pediküllü hem de serbest flaplar tutmasında, vasküler defekt tipi ne olursa olsun, etkili olduğu görülmüştür. Özellikle de arteriyel yetmezlik ve radyasyon zedelenmelerinde daha başarılı olduğu görülmüştür.
HBOT nin flapların tutması hususunda insan üzerinde yapılan ilk başarılı çalışma 1966 yılında yapılmıştır. Daha sonra bunu doğrulayan kontrollü klinik çalışmalar yapılmıştır. Tüm tutması şüpheli greft ve flapların temelinde hipoksi vardır, HBOT de bu oksijen açığını telafi etmektedir. Burada HBOT etki mekanizması, muhtemelen, arteriovenöz şuntları kapatmasıdır. Ayrıca sorunlu yaraların iyileşmesinde bildirilen fibroblast ve kollagen sentezi ile angiogenesiste greft ve flapların tutmasını sağlamada önemli rol oynar.
Tutması şüpheli greft ve flaplara uygulanacak HBOT halen; greft ve flapin canlı kaldığını görene kadar günde iki seans ve daha sonra da günde bir seans olmak üzere uygulanır. Genel olarak 20 seanstan sonra yarar görülür. Görülmezse tedavinin devam edip etmemesi gözden geçirilmelidir. Kompleks flap uygulaması oldukça pahalı bir uygulamadır, tutmama riskini azaltmak için HBOT önemli bir alternatiftir. Doğal olarak HBOT ile beraber arteryel ve venöz dolaşımın gözlenip sağlaması ve hastaya her türlü tıbbi ve cerrahi desteğin verilmesi de çok önemlidir.